2 Temmuz 2008 Çarşamba

Gitar Tipleri

Nasıl Bir Gitar Almalı
Öncelikle gitarla nasıl bir müzik yapacağınıza karar vermeniz önemli. Çünkü değişik gitar çeşitleri var. Başlıcaları 'klasik gitar' 'akustik gitar' 'bas gitar' elektro gitar' gibi...

Peki bu gitarlar arasında nasıl bir fark var. Klasik gitar altı telli bir çalgı, üstteki üç kalın tel ipek üzerine sarılmış çelik tellerden, alttaki ince teller ise misinadan yapılıyor. Bu gitar sağ el tırnakları ile çalınır. Akustik gitarda da altı tel var ve bu tellerin hepsi metalden yapılır. Pena ile çalınır. Elektro gitarda akustik gitara benzer.Bas gitar ise genelde 4 tellidir (5 ve 6 telli çeşitleride vardır) daha kalın sesler çıkarır.

Fiyat konusuna gelince 50 dolardan başlıyor ve sonu yok, milyarlara kadar yükseliyor. Benim tavsiyem 100 milyon civarıda bir gitar sizin işinize yarar. Yeni başlıyorsanız zenginim ben en iyisini alacağım demeyin. Çünkü gitar çalmaya başlayan kişi öğrenirken farkında olmadan onu yıpratır. Birde zamana karşı dayanma süresi var tabii. Teller klavyeye sürekli basınç yaptığı için sap atması dediğimiz olayda gerçekleşebilir. En iyisi öğrenince iyi bir gitar alın.
Peki alırken nelere dikkat edeyim?100 milyon civarında öğrenci gitarları kontraplaktan yapılıyor, ve üzerine parlak vernik atılıyor, ve boyanınca ışıl ışıl oluyor. Ama iyi bir gitar alayım derseniz öncelikle gövdenin ses tablası denilen ön kısmı çam cinslerinden sedir yada ladin den yapılıyor. Gövdenin yan ve arka kısımları gül ağacından yapılıyor.Sapının ön kısmı çok sert bir ağaç olan abonozdan, arka kısmı ise maun ağacından yapılıyor . Bu bahsettiklerim klasik gitar için geçerli, tabiiki yanınızda gitar çalan birinin olması sesi dinleyerek daha iyi bir seçim yapmanızı sağlar. Çünkü aynı model ve parada iki gitarda bile ses farkı olabilir.

Gitarın Tarihçesi
Hititlerden Günümüze Gitar
Gitarın kökeninin ne kadar eskiye dayandığı konusunda birçok varsayım var, Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde bulunan Hitit’lere ait bir kabartmada ve bunun yanı sıra, Asur’lara ait kabartmalarda da gitara benzeyen telli çalgıların varlığı bir gerçek. Avrupa’ya geliş öyküsünde ise İran ve Arap adlarına rastlıyoruz. ImageÖnce İran yoluyla Arap dünyasına, Arapların İspanya’yı fethiyle de Avrupa’ya geçtiği yaygın bir saptama.
Mağrip ve Latin gitarları 12. yüzyılda görülür. 15. yüzyılda ise lavtaya doğru gelişerek “Mandola” ya da “Mandora” adını alır. Günümüz gitarının ana çizgilerinin oluştuğu bu yüzyılda Latin gitarı, mızraplı Vihuela olur. Flemenk Vihuela’sı ise Avrupa Lavtası’ndan başka bir şey değildir.


Tarihte somut olarak ilk kez, 14. yüzyılda, şekli fazla tanımlanmasada Guitern diye bir sazdan bahsedilir. El Vihuelası olarak 13. yüzyıldan beri tanınan bu çalgı, 1500’lerin sonuna doğru, bugünkü gitarın doğmasındaki ilk ipuçlarını verir.


Ingiltere Kraliçesi I. Elisabeth, sarayında ve çevresinde daima müzikçilere yer vermesiyle tanınır. İspanya Kralı Şarlken’in oğlu II. Philiph, 1554’de İngiltere Kralı VIII. Henry’nin kızı olan, İngiltere ve İrlanda Kraliçesi Mary Tudor’la evlenir. Bu çağda Lavtalir müziğinin en güzel örnekleri verilir.

John Dowland (1562 – 1626) zamanının en büyük lavtacısıdır.

Gitar müziği, 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar ya Tabulatur (ses perdeleri yerine parmak pozisyonlarını gösteren nota yazım sistemi) biçiminde ya da alfabetik akor simgeleri sistemiyle yazılıyordu. 1586 yılında çıkarılan ilk gitar metodu “İspanyol Gitarı” olarak adlandırılan beş çift telli çalgı içindir. Daha onceki gitarlar dört, Vihuela ise altı çift tellidir. Vihuela’dan sonra Barok Gitar devri yaşayan beş çift; günümüzde kullanılan klasik gitarlar ise tek altı tellidir ve bunun 18. yüzyıldan bu yana böyle olduğu Fernando Sor’un altı telli Romantik Gitar kullanmasıyla somutlanır. 17. ve 18. yüzyıllarda İtalya ve Fransa’da gitar metodlarına rastlanır. 18. yüzyılın sonunda IV. Şarl’ın himayesinde birçok gitarist yetişir. Gelmiş geçmiş en büyük gitar ustalarından birinin Niccolo Paganini olduğu söylenir. Bu çalgıyı kemanı kadar ustalıkla çalmasının yanı sıra, eserlerini bestelerken dizinin üzerinden hiç eksik etmediğinden söz edilir.

Bu arada Shubert, Berlioz, Diabelli, Gragnani, Carulli, Carcassi, Coste gibi bestecilerin ilgisini çeken gitar, onların dab u çalgı için eserler yazmasına neden olmuştur. 1778 – 1830 yılları arasında yaşayan Fernando Sor ise aynı dönemde İspanya’da yetişen en önemli gitar ustasıdır. Fernando Sor’un, öğrencisi olarak pek çok guitarist yetiştirmesinin yanı sıra, yazdığı sonatlar, varyasyonlar, fanteziler ve etütleri bugün bile birçok gitaristin dağarcığının baş köşesinde yer alır. Besteci, gitarı altı telli yaparak bugünkü gitarın temelini atar. İspanya’da, Sor’dan sonra Dionisia Aguada gibi bir gitar ustası yetişir. Daha sonra yine aynı dönemde İtalya’da özellikle Beethoven’ın hayranlığını kazanan Mauro Giuliani (1781-1828) ismine rastlarız.

19. yüzyılda gitarda, sesin artmasını sağlayan değişiklikler yapıldı. Gövdesi genişletildi, derinliği azaltıldı, göğüs kapağı iyice inceltildi. Gövdenin içine göğüs kapağını desteklemek için konan enine çıtaların yerini, ses deliğinin altına yelpaze gibi açılan ışınsal çıtalar aldı. Eskiden ahşap bir takozun içine saplanan sapı, tellerin germesine karşın ek bir dayanak oluşturacak gibi, gövdenin içine doğru biraz giren bir pabuç ya da çıkma kol biçimine getirilerek arkaya tutkallandı.

19. yüzyıl boyunca İspanya’da birçok usta gitarist yetişir. Bunlar arasında Sor, Cano, Huartas, Tostado, Aquado, Fossa başlıca isimlerdir. Yüzyılın ikinci yarısında çağdaş gitar ekolünün kurucusu olarak nitelenen, Bach, ve Beethoven’ın eserlerinden gitar için yaptığı düzenlemelerle tanınan Valenciya’lı gitarist-besteci Francisco Tarrega adına rastlarız. Andres Segovia, Emilio Pujol, Miguel Llobet, Regino Sainz de la Maza, Alirio Diaz ve Narciso Yepes O’nu izlerler. İngiltere’de ise, Julian Bream ve John Williams gibi gitaristler de aynı paralleled devam ederler. Alirio Diaz’ın önerisi üzerine Andres Segovia’nın gitarda ilk kez naylon tel kullanmasının yanı sıra en önemli misyonu; o yıllarda daha çok Amerika’da folk müzik, Avrupa’da ise türkü eşlikçisi olarak görülen gitarı, Klasik Gitar olarak tüm dünyaya tanıtmaktır. Ayrıca üstün virtüözitesiyle de çalgısını sevdiren ve geliştiren bir sanatçıdır. Segovia ’nın öğrencisi olan Alirio Diaz (1923) ise ünlü bir yorumcu olarak bütün dünyaya adını duyururken, özellikle Türkiye’de verdiği konserlerle ülkemizde gitarın tanııınmasında büyük katkıda bulunmuş, halen de bu katkısını bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sürdürmektedir.

Andres Segoiva gitarı, konser salonlarına sokarak Amerka’dan Arjantin’e ve Uruguay’a kadar uzanan turneleriyle hem enstrümana hem de solistlere büyük saygınlık kazandırırken, gitarı 20. yüzyılda evrenselliğe ulaştırdı.

Segovia, Tarrega, Llobet, Pujol, Anido, Prat, Diaz, Bream, Williams gibi sanatçıların ünlü ve büyük eserleri gitar için düzenleyerek dağarı genişletme çabalarına artık Castenuovo Tedesco, Roussel, Mompou, Villa-Lobos, Ohana, Britten, Henze, Torroba, Rodrigo, Hallfter, Berio, Turina, Falla, Takemitsu, Ponce, Bennett, Berkeley, Walton, Martin, Davies, Tippett, Dodgson, Arnold, Brindle, Lauro, Poulene v.b. gibi özgür eserler yazan besteciler eklenir.

Gitarın kapasitesi zamanla zorlanırken yeni olanakları halen keşfedilmektedir. Gitarın sınırları yalnızca özgün besteler yaparal ya da yapım teknikleriyle zorlanmaz. Bir çok eserin gitara uyarlanması çağdaş besteciler için de bir gereksinim olur.

Eserlerin gitara uyarlanması bazı besteciler tarafından önyargıyla karşılanır. Oysa eserler, gitarda özelliklerini yitirmiyorlar, aksine daha iyi seslendiriliyorlar. Sonunda gitar, tüm önyargıları yıkar. Bugün gitar çağlar öncesinde başlayan yolculuğunu sürdürüyor ve dünyanın bir çok ülkesinde altın çağını yaşıyor…

Oturuş ve Tutma Tekniği
Gitarın nasıl tutulması gerektiği birçok gitar meraklısının ve hatta yıllarca gitar çalışmış olan birçok gitaristin aklına takılmıştır. Çoğu kezde bir sonuca ulaşamamışlardır. Bu aslında hiçte şaşırtıcı değildir. Zira tutuşun kesin kalıplara oturtulması mümkün değildir. En azından

insanın anatomik yapısının bir çok farklılıklara yol açacağının düşünülmesi gerekir. Ayrıca bu; boy, kol, bacak uzunluğundan tutunuzda; tırnak yapısına kadar birçok değişkene göre başkalaşım gösterir. Genelde bir çözüm getirmek gereği duyulduğunda tavsiyem mümkün olduğunca doğala sadık kalmak gerekliliğidir. Tüm kaslar rahat olduğunu nu hissetmelidir. Bunun yanısıra gitarı istenilen pozisyonda tutabilmek için de fazladan bir gayret sarfedilmemelidir.

Biraz soyutlamaya gidildiğinde gitarı;uzayda hareketsiz durması gereken bir cisim olarak görebiliriz. ''Aşağı yukarı'' ''Yanlara'' yada ''Öne arkaya'' hareket etmesini kontrol edebilmemiz gerekir. Genelde göğüs bacaklar ve sağ kolun dirseği tüm bu hareketsizliği kolaylıkla sağlar. Bunu en kolay ve rahat şekilde kullanmak; uzun defalarca yapılan özgün deneyimler sonucu gerçekleşebilir.

Teknik çok önemlidir. Parmakları istenilen şekilde, istenilen süratte ve duyarlılıkta hareket ettirebilme; kontrol edbilme ise amaç olmalıdır. Bunun için kişi kendisini son derece rahat hissetmelidir. Gerek sol, gerekse sağ elin parmak uçları ile ilişki sağlanmalıdır. Sol kol dirseği gövdeye olabildiğince yakın; mümkün oladuğunca rahat; omuza dik sarkıtılır. Bu durum, kolun üst kısmı için kuvvet gerekliliğini ortadan kaldırır. Aynı durum sağ kol içinde geçerlidir. İyi bir çalış pozisyonunun bütün amacı çalana gevşek ve uyanık bir pozisyon; emin ve kesin bir uygulama olanagı vermektedir...

Gitar Nasıl Tutulur?

Gitar tutuşuTutuşu basit bir biçimde madde madde açıklarsak:

. Gitarı elimize alırız
. Sol ayağımızı yaklaşık bir karış yüksekliğinde bir yere basarız. (ayak basmak için ayaklık da satılıyor)
. Sağ bacağımızı kenara açarız
. Gitarın alt kavisini sol bacağımıza oturturuz.
. Gitarın anahtarları(sapın ucu) omuz hizasında olmalı
. Fotoğraftada görülüyor zaten

Sol Elin Duruşu

Sol elin şekli gitar çalarken sol el baş parmağınız sürekli sapın arkasından yukarı çıkma eğiliminde olacak. sol el başparmağını karşıdan bakan bir kişi görmemeli. Ancak bu kuralı uygulamak için baş parmağınızı yana yatırmayın. parmak dik olarak aşağıya inmeli. baş parmağınız perde demirleri gibi yukarıdan aşağıya doğru durmalı. Yan yatmamalı. Ancak karşıdan da görülmemeli.

Perdelere sol el parmaklarınızın ucuyla basın. Parmaklarınız yatık olmasın, dik olsun. alttaki tele değmesin.

Doğru Başparmak DuruşuDoğru Başparmak Duruşu (Yandan)



Parmaklar Dik OlmalıParmaklar Alt Tele Değmemeli







Sağ Elin Duruşu

. Baş parmak açık olmalı
. Parmaklar hiçbir yere yaslanmamalı
. Başparmak ile işaret parmağı birbirine değmemeli

Sağ El ÖndenSağ El Üstten



Sağ El Yandan







Olası Yanlış Duruşlar

Fotoğrafın üzerine gittiğinizde hatanın ne olduğunu görebilirsiniz.

Başparmak Kapalı OlmamalıBaşparmak Gövdeye Yaslanmamalı


Serçe Parmak Gitara YaslanmamalıBaşparmakla İşaret Parmağı Birbirine Değmemeli


Başparmak Çaldıktan Sonra İçeriye KapanmamalıBaşparmak Yatık Olmamalı


Başparmak Kırık OlmamalıBaşparmak Sapa Yapışmamalı


Parmaklar Yatık BasmamalıBaşparmak Karşıdan Görülmemeli

Hiç yorum yok: